22 Eylül 2007 Cumartesi

ŞİMDİ OKULLU OLDUK.....

Uzunca bir süredir blog alemine akamadım .Malumunuz görüldüğü üzre benim minik böceeem okula başladı.Ama sanki o değil biz başladık.Bir telaş aldı başını gitti sabahtan akşama kadar o gün.
Anne cadı sabahın altıbuçuğunda hortlamak suretiyle uyanaraktan,oğluşunun kahvaltısı için önce dondurucuda her zaman hazır ettiği sigara böreklerini kızarttı.Bir yandan da tosta burger atarak böceğinin öğle yemeğini hazırladı.Geç kalınacak kaygısıyla erkenden hotlanmasına rağmen, sabahın yedisine gelindiği sırada uyuyanlar hariç tüm hazırlanması gerekenler bitmişti. Hatta Sementa cadısı giyinmiş saçını başını ve de makyajını bile yapmıştı.Çünkü onun da bu yılın ilk iş günüydü. Büyük bir heyecanla böcek ve babası uyandırıldı. Böceem çaktırmak istemese de
biraz endişeli mi desem heyecanlı mı desem her ikisi karışık ortaya mı desem hah işte öyle bir ruh durumundaydı. Zevkle ve dikkatlice önlüğün giyilip yakanın takılmasından sonra İnce Fikirlim'in dedediği gibi klasik bir Türk annesi olarak fotoğraf faslına geçildi.Kahvaltının ardından böceğimi okuluna götürdük. Dolapları hazırdı amma her temiz ve titiz anne gibi Sementa cadısı o dolabı kırklamak için Mark banyo spreyini de yanında getirmişti.İşte o manzara görülmeye değerdi .Topuklu ayakkabılar eşliğinde kırmızı pantalonun üzerine dikkatlice ütülenip giyilmiş beyaz gömlek ve saçı başı makyajı ile özenli bir temizlik neferi.(O halime hayrettle bakan velilerin bakışını hatırladıkça sonradan kendim kendime çok güldüm) Eşyalar yerleştirildikten sonra bebeler ve korumaları anneleri bir Matrix edasıyla tören için bahçeye indirildiler .Bartın valisi eğitim ve öğretim yılını burada açacaktı.Böceğimizin yanında kalabildiğimizce kaldık amma velekin cümbür cemaatin ders saatim yaklaşınca onu yapayanlız orada bıraktık.Öğlen babasının yanında olduğunu bilmek beni bir nebze olsun rahatlatmıştı.Günün sonunda böceceemin anlatıklarıyla ona ve okuluna sonuna kadar güvenebileceğimi anladım adam olmuştu benim oğlum canım.Bu günün anlam ve önemini anlatan görüntüleri özlü sözler eşliğinde yayınlıyorum. İyi seyirler efendim.

Şimdi okullu olduk sınıfları doldurduk şarkısı eşliğinde sabah şekeri kıvamındayım.

Bu düşme numarasıyla ilk gün okuldan sıyırır mıyım acaba?


Güzelmiş sınıf sıralar temiz valla annemin içi rahat eder şimdi galiba

Sınıf iyiydi bu güneşte çekilmez bahçe şimdi, vali amca fazla uzatmasa bari

Bu masumiyet her zaman işime yarar oğluuum sen de denesene.Bak şimdi annem dayanamayıp F16 hızıyla burda olur söliym sana

17 Eylül 2007 Pazartesi

İLK DERS


Bizim okulda bir gelenektir.Okulun açıldığı gün yapılan törende bir branş öğretmeni öğrencilere ilk ders verir.Geçen sene de bu görev benimdi. Günün anlam ve önemine binaen ben de nacizane bu konuşmamı sizlerle paylaşmak istedim.

Sevgili Gençler,
Bizler sizleri,Türk Milleti’nin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, bu değerleri koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını ve milletini seven, onları daima yücelten, insan haklarına saygılı, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilerek bunları davranış haline getiren ve Ulu Önder Atatürk’ün ilke ve inkılapları doğrultusunda hareket eden fertler olarak yetiştirmek amacındayız.
İyi birer öğrenim almanızı sağlayarak da geleceğinizi biçimlendirmenize yardımcı olmak gayesindeyiz. Biz öğretmenler sizlere ancak kaliteli eğitim ve öğretim ortamları hazırlayarak rehberlik yapabiliriz.. Bu ortamları akıllıca değerlendirmesini bilmek sizlerin elindedir. Peki ama sizler neler yapmalısınız?
Her şeyden önce kendinize bir hedef seçmelisiniz.Çünkü eğer insan hangi limana gideceğini bilmeyen bir yelkenli gibiyse hiçbir rüzgar onun için yararlı olmayacaktır.
Kendinizi sevmelisiniz.Unutmayın ki insana en büyük zararı veya en büyük mükafatı verecek olan yine kendisidir.
Zamanınızı iyi değerlendiriniz. Zaman, dünkü bakiyenizin bugüne devrettiği veya yarinki avansınızı şimdiden harcayabileceğiniz bir banka hesabı değildir.
Güçlü olmalısınız Çünkü çetin rüzgarlar ancak küçük ve güçsüz ağaçları devirir, büyük ve güçlü ağaçların ise sadece dalları kımıldar.
En önemlisi ise akıllı olunuz; kendiniz, aileniz, geleceğiniz ve ülkemizin geleceği için.
Akıllı olmak denince hatırıma hep hoş bir hikaye gelir. Sizlere bu küçük hikayeyi anlatarak sözlerimi tamamlamak istiyorum.
“Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti . İşveren müteahhide işinden emekli olmak, eşi ve büyüyen ailesi ile birlikte sakin bir hayat sürmek istediğinden bahsetmişti.
Müteahhit iyi bir işçisinin ayrılmasına üzülmüş., ondan kendisi için son bir iyilik olarak bir ev daha yapmasını rica etmişti. Marangoz kabul etti ve işe girişti ,ne var ki gönlünün yaptığı işte olmadığını görmek pek acıydı.Baştan savma bir işçilik yapmış ve kalitesiz malzeme kullanmıştı. Kendisini adadığı mesleğine böyle son vermek ne büyük talihsizlikti.
Bir süre sonra işini bitirmişti , işveren evi gözden geçirmek için geldiğinde Dış kapının anahtarını marangoza uzattı. Bu ev senin dedi, Sana benden hediye . Marangoz şoka girmiş çok büyük bir utanç hissetmişti. Keşke yaptığı evin kendi evi olduğunu bilseydi ! O zaman böyle yapar mıydı hiç.
Bizim içinde böyledir . Gün be gün kendi hayatımızı kurarız.Çoğu zaman da yaptığımız işe elimizden gelenin maalesef daha azını koyarız.Sonra da şoka girerek,kendi kurduğumuz evde yaşayacağımızı anlarız.Eğer tekrar yapabilsek,çok daha farklı yaparız. Ne var ki ,geriye dönüş yoktur..
Marangoz sizsiniz: Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar ya da bir duvar dikersiniz.Hayat bir kendin yap kendin yaşa tasarımıdır.Bu gün yaptığımız davranış ve seçimler, yarın yaşayacağımız evi kurar. Öyle ise onu akıllıca kurun.
Yeni eğitim ve öğretim yılının bu ilk gününde başta emeklerini hiç esirgemeden eğiten ve öğreten öğretmen arkadaşlarım olmak üzere , beni sabırla dinleme nezaketi gösteren bütün misafirlerimize ve sizlere ,siz geleceğimizin teminatı olan gençlere sağlık ve başarı dolu bir yıl diliyorum.
Gençler yolunuz daima açık olsun.

Yeni eğitim öğretim yılı tüm eğitim ve öğretim camiasına ,bu eğitim öğretim camiasının ilk ve en önemli öğesi olan annelere ve gözlerinden dahi esirgedikleri yavrularına hayırlı olsun.Allah bütün çocukları kazalardan ve belalardan korusun. Mutlu kalın....

9 Eylül 2007 Pazar

SINAF SINAF


Canım Hemşom Mutlumveumutlum bugün beni sobelemiş, ben de hemen hoşuma giden kokuları yazıyorum:

*****Çok garip gelebilir amma boya,tiner kokusuna bayılıyorum. Evet çirkin alışkanlık da yapabilir biliyorum fakat bizim okul falan boyandığında koklamaktan kendimi alamıyorum.
*****Hemşocuğumun da dediği gibi bebiş kokuşu kokla kokla doyamam, sadece koklamakla kalsam hem mıncık mıncık hem de ısırık ısırık koklarım ( bir bebek mi yapsam acaba?)
*****Islak toprak kokusu yağmurdan ıslanması şart değil çimler sulanırken de olur çok büyüleyicidir. Çocukluğumun her tarafımız taş toprak , elimiz yüzümüz kip kirli halini hatırlarım.
*****Oğlumu doğurduğum sıralar da kullandığım deodrant E.Santini. Hala birazını saklarım tam 8 yıl oldu bozulmadı arada koklar koklar o günleri hatırlarım.
*****Biraz müstehcen olmaz inşallah ayıptır söylemesi kocamın kokusu, bekarken ten uyuşması falan hikaye derdim değilmişşşş.
*****Kullandığım çamaşır deterjanının kokusu,Ariel Dağ Esintisi şiddetle öneriyorum. Ben diyeyim 1, siz deyin 2 hafta kokusu çıkmıyor.
*****Vazgeçemediğim parfümüm, aslında çok çeşitlidir parfümlerim ama benim biricik kokum Chanson d'Eau (şişesinden yazdım aslında şansön dö diye söyleniyor) , temizlik hissi veriyor.
*****Oğlumun kokusu,benim için en güzel kokudur.Nerde olsa tanırım.
*****Oje ve aseton, onların kokusunuda seviyorum.Çok kullanmasam da koklamak ve minik kız misafirlerimi mutlu etmek için (arada süslü olmak için de tabi) alırım.
***** Çiçek kokusu, en çok da beyaz gül o bir başka kokar sanki oysa benim en sevdiğim çiçek gelinciktir ama gel gör ki o kokmaz.
***** Denizin kokusu, bayılırım kumsalda şöyle günbatımına karşı ya da gece karanlığında yakamozlar eşliğinde en güzel kokudur o deniz kokusu çiğerlerime bayram ettirebilirim hiç üşenmeden saatlerce (Bu bakımdan şanslıyım Bartın'da yaşıyorum)
***** Çifte kavrulmuş mısır ununa bulanarak kızgın yağda kızartılmış mezgit kokusu.Öfffffffff yemede yanında yat.
*****Veeeeeeeeeee tabi ki annemin kokusu.İşte bu içimi acıtır çünkü hep acı bir hatıra canlanıverir akılmda.Ben ortaöğrenimimi ailemden uzakta yaptım Rahmetlik anneannemlerle yaşadım bir süre. Ailemle aramızda çoooooook km'ler vardı.Bir sömestir tatili kavuşmamız, hasrete döndüğünde canım anneanneme yalvarmıştım,"nolursun annemlerin nevresimlerini hemen yıkamayalım diye ve uzun uzun günlerce anacığımı kokladım bez parçalarından.
Neyse, efkarlanıverdim işte.Şimdi sıra bende.Beni blog aleminde ilk fikrimcim sobelemişti o zaman acemiyim tabi (sanki şimdi çok ustayım da) ben unutup hiç kimseyi sobelememiştim. Şimdiiiiiii canım arkadaşım fikrimcim'i, adaşım cadım'ı ve diğer hemşom kakaolusevgi' yi sobeliyorum hadi bakalım kolay gele...........

NOT: Hemşom başardım bak senin sayende artık link yazabiliyorum çok sağol canım, link verenlerin çok olsun:) :) :) :) :)


7 Eylül 2007 Cuma

YANDIM ANAMMMMMMM


Aslında kardeşimin doğum günü 1 Eylül ama ben bir kaç gün sonra kutluyorum çünkü teşrifatı sevmez bizimkisi, biraz zaman geçince daha az asabileşir de ondan.İyi ki doğdun benim pırtığım. Bu gün sana özel bir yazım olsun istedim veeeeeeee o küçüklük anılarından biri canlanıverdi gözümde. Anlatmazsam çatlarım.
Annem ve babamın memuriyetinden dolayı Bursa'nın küçümencik bir köyünde yaşadık biz küçükken(hayatımın en mutlu günleriydi;sınırsız çilek ve şeftali).Bir ara köyün çocukları arasında gazoz kapaklı bir oyun moda oluverdi. Kim en çok kapak toplamışsa, hangisi bu oyunda en iyi "yüdücüyse"ve kapak şapiyonuysa görmeyin fiyakasını.Köyde toputopu 3 kahve ,2 bakkal dükkanının bulunmasına rağmen 30 falan olan çocuk sayısı kapak enfilasyonunu arttırmıştı haylice.
Canım babam, her onbeş günde bir bizi Bursa'ya gezmeye götürür.Şöyle Kültür Park'ı gezdirir gönlümüzü alırdı.En sık götürdüğü yerlerden birir de (Bursalılar bilir) Romans Çay Bahçesiydi. Biz orda gazoz içmeye bayılırdık garson abi buz gibi gazaz şişesiyle gelir yanımızda kapağı açıverirdi.Takır tıkır kapaklar yerde.
İşte kapak modasından sonra ilk gittiğimiz de benim karamuk kardeşim o güne kadar değerini anlayamadığı bu bir sürü kapağı yerde görmez mi?
Önce donakalaraktan derin bir nefes alıp, "Yandım anam gagalozzzzzzzzzz"diye bağırmaz mı.Düşünsenize bizimkilerin halini. Milletin vah vah çocuğa bir gazoz almamışlar diyen imalı gözlerinin nazarında kızsınlar mı, yoksa benim canım kardeşimin o masumca, hazinenin kaynağına bulduğundan duyduğu mutluluğa sevinsinler mi artık gerisini siz düşünün.
Bu arada kardeşim 30 yaşında, evli barklı bir adam amma velakin gözümüzde henüz büyümemiştir ve işte belirtiğim sebeptendir ki gagaloz meselesi ailemizde hala minik bir nükte konusudur.(İyi ki önce ben doğmuşum)

4 Eylül 2007 Salı

BİZ KİMİZ ?


Biz bu dünyayı paylaşan yoo yoo paylaşmaya çalışan bir grubuz; biz, birbirimizi anlamamak için ısrar edeniz nedense, biz muhalefet olsun da nasıl olursa olsun diyeniz, biz can acıtmayı seveniz, biz bir merhabayı bir tebessümü esirgeyeniz, biz bir açığını bulsam da oturtsam lafı diye tetikte bekleyeniz, biz en güzel /en yakışıklıyız, biz en akıllı en çok bileniz, biz kötü anlarda sevineniz malesef ne acı ki,biz eşeğe kızıp palanını döveniz.Biz kimiz ya hu biz kimiz?
Muhtemelen bugün biraz kızgın,biraz incinmiş olduğumu anladınız.Kızgınlık çok az, aslında incindim.Ben insanları anlamak için çaba sarfederken, kalplerine girebilmek için kuleler inşa ederken ve her insanı her şeyini görmezden gelerek severken incinmek çok kötü oldu.Hani özene bezene uğraş vererek yaptığınız kumdan kalenizi, buraya kadar ulaşmaz dediğinizi duyupta inadına geliveren hırçın bir dalganın silip süpürdüğü gibi sanki siliniverdi iyi duygularım.
Aslında minik bir balık gibi uysalımdır ama kızınca, birden köpekbalığına dönüşüveririm. Biliyorum birazdan geçer kızgınlığım, çabuk parlayan çabuk sönüveren bir yapım var benim. Hatta yazarken bile şimdiden yelkenleri suya indirivedim. Bir meslektaşıma kızmıştım ama geçti galiba.
Yok ben yukarda saydıklarımdan değilim ve bir çoğumuz değiliz. BİZ, BİR TEBESSÜMÜ ESİRGEMEDEN, MENFAATSİZ SEVENİZ, BİZ BEN DİLİNDEN ÇOK BİZ DİLİNDEN KONUŞANIZ. ŞU KOCA DÜNYAYI PAYLAŞMAKTA CİMRİLİK YAPAN HERKESE DAHA ÇOK YER VAR DİYENLERİZ BİZ. BİZ SEVGİNİN VE BİR GÜLÜCÜĞÜN TÜKENECEK BİR SERMAYE OLMADIĞINI BİLİP, CÖMERTÇE DAĞITABİLENİZ...

3 Eylül 2007 Pazartesi

ÇOK TEMBELİM ÇOKKKKKKK

Bu gün resimlerim dosyama bakarken geçen yıl arkadaşlara yaptığım nefis tatları gördüm.Uzun zamandır hiç birini yapmadığımı farkettim yarın birini olsun yapayım bari diyorum . Görünüşlerini beğenirseniz işte tarifleri. Hadi şimdiden afiyet, bal, şeker, kaymak olsun üşenen olursa beklerim bize buyursun.


TUZLU TART (Gülay Hanım)
Malzemeler:
2 su bardağı un
1 su bardağı süt
1,5 çay bardağı sıvı yağ
2 yumurta
1 paket kabartma tozu
Yarım su bardağı ufalanmış peynir
Minik küpler halinde doğranmış sucuk
Minik küpler halinde doğranmış çarliston biber
1 çay kaşığı tuz
Yapılışı
Bütün malzemeler karıştırılır, içlerine kağıt konulmuş minik kalıplara
eşit oranda paylaştırılır,200 derecede fırında yarım saat pişirilir. Afiyet Olsun.



KABAKLI PATATES PÜRESİ (Bizzat benim uydurmam)
Malzemeler:
1 kg kabak
Yarım kg patates
Mayonez
Sarımsaklı yoğurt
1 tatlı kaşığı tuz
Bir miktar sıvı yağ (isteğe bağlı)
Yarım limon
Süslemek için maydanoz ve havuç
Yapılışı:
Patatesler haşlanır ve püre halıne getirilir içine limon, tuz ve yağ eklenerek
borcamın altına düzgünce yayılır.Rendelenmiş ve suyu sıkılmış kabaklar da bir miktar yağ ile suyu çekene kadar kavrulur.Kabaklara mayonez ve
sarımsaklı yoğurt eklenerek , onlar da patateslerin üzerine yayılır. Maydanoz ve havuçla süslenir. Afiyet olsun.


SUSAMLI SİMİT (Feryal)
Malzemeler:
1 paket margarin ya da tereyağ
Yarım su bardağı süt
Yarım su bardağı sıvı yağ
1 adat yumurta (sarısı içine beyazı dışına)
1 paket kabartma tozu
3 yemek kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tuz
Susam ve aldığı kadar un
Yapılışı:
Bütün malzemeler karıştırılır, kulakmemesi yumşaklığında Hamur yoğrulur, simitler yapılarak önce yumuytanın beyazına sonra da susamlara batırılır.200 derecede pişirilir. Afiyet olsun.
Not: Parantez içindeki isimler tarifleri aldığım dostlarım, onları da çom çok öpüyorum.

1 Eylül 2007 Cumartesi

ÇANTASIZ ÇIKMAM ABİ

Ben ilk kez sobeleniyorum.Bu yüzden beni sobeleme inceliğini gösteren arkadaşım Fikrimciğim artık hayatımda bir ilksin teşekkürler. Ben çantasız asla çıkmam.Kendimi bi boş hissederim.Elimi kolumu koyacak yer bulamam o zaman.Zaten çantasız çıksam,perişan olurum çünkü her şeyim ondadır.Son zamanlarda annemin ördüğü açık mürdüm rengi çantamı çok kullanıyorum (eline sağlık anneciğim bi gün örneğini yayınlayıp meşur edicem seni nette)Şimdi gelelim çantamda olmazsa olmazlarıma:

*Bir paket ıslak mendil (mutlaka)

*Akıl defterim(ya bu gün yapacaklarımdan birine bakmam gerekirse)

*Belleğim (hoş bir dosya ya da bilgiyi kaçırmamalıyım)

*Cüzdanım(kredi kartlarımla)

*Makyaj çantam( parfümüm olmadan ve kırmızı rujumsuz asla)

*Cep telefonum(ya aşkım ararsa)

Daha o kadar çok obje var ki, bir şişe su alırım mesela hele yazsa.Küçük kalemliğim her derde deva kalemlerim,silgim,kalem uçlarım (0.5)olmadan yaşayamam, yaa daksilim. Bize özel hijyenik hani ...onlarda olmalı, gözlüğüm...Oğlumun bir kaç oyuncağı ya isterse . Offfffff ben bu işin içinden cıkamayacağım galiba yok yok ki çantam da.

Neysa hiç farkında değildim çantamdakileri düşününce ve yazınca bayağı eğlendim , hep mutlu yaşa emi Fikrimciğim.....