Bu yıl çok yorucu oldu benim için .Dört yıldır emek verdiğim öğrencilerimin lisede son ve hayatlarında belki de en zor seneleriydi. Üniversiteye hazırlandık beraberce.Yorulduk, ne sağımıza ne solumuza (ne de blogumuza) bakabildik malesef.
Öyle böyle değil çok ihmal etmişim ben blogumu. Baksanıza taaaaaaaaaaaaaa Kurban Bayramında kalmışım. Şurda ramazana ne kaldı ki... dedim de aklıma bu cümleden hareketle annemin öğretmenliğinin ilk yıllarında yaşadığı bir olay geldi, yazmadan geçemeyeceğim.
Adı lazım değil yurdumun güzel illerinden birinin köyüne sürmüşler bizimkileri. Yooo yanlış okumadınız gerçekten de sürülmüşler.Bir yandan babamın bir yandan da annamin babası yani benim paşa dedelerim çoooookk farklı görüşlere sahip partilerden torpil yaptırmaya kalkınca sevgili devlet büyüklerimiz canımcım annemle babamın gerçekten de çok mu çok torpilli olduklarını görüp sürmüşler onları.
Her neyse annecim , pantalonlu ilk kadın olarak gitmiş köye bana hep "sen bu şehrin asortikliğine bakma eğer o köyü görseydin şaşar kalırdın" der hep o yurdumun güpgüzel şehri için. Aydınlanmak amacıyla çıra yakarlarmış evlerinde . Uzatmayayım korkmuş annem yanlız kalmaktan babam maaş, evrak için ilçeye inermiş köyden atla, araba yolu bile yokmuş. (Canım babacım her sene ramazan fitrelerini cukka eden köyün imamıyla epey mücadele ederek yol yaptırtmış sonra köye fitrelerele) Anneme yarenlik etsin diye teyzasinin kızı gelmiş memleketten (Emine teyzem en acı kaybımız Allah gani gani rahmet eyleye). Meraklıydı rahmetli. Köyün altını üstüne getirmiş her bi şeyden haberdar bizimki. Bir gün dere kenarında çocuğunu öldüresiye döven bir kadınla karşılaşmış "neden dövüyorsun bu kadar, öldüreceksin masumu" diyince kadını cevabı tamda benim blog akıbetine yakışır olmuş
"Ben bu geberesiceyi Kurbanda yıkadıydım, gitmişte dereye girmiş, şurda Ramazana ne kaldıydı !!!!!"
İşte cancazlarım benimde durumun budur, az kalsın ramazan bayramını da ediyordum.Ama bu ayrılış inanın kötü olmadı 25 kişilik sosyal sınıfımın 21'i üniversiteye yerleşti.Hatta sıkı durun bu öğrencilerimden biri sosyal alanında il birincisi ve Türkiye 67.'si oldu.
Üniversite faslı için yoğundum öncelikle,sonra yaz başında yakışıklı paşamın sünnet düğününü yaptık. Operasyonu sömestirde halletmiştik ama düğünü okul sonuna bıraktık.Bu sırada kardeşimin eşi erken doğum yapınca herşey karıştı anacığım yardım edemedi gurbette tek başına üstesinden geldim tüm ayrıntıların . Allah kimseyi sahipsiz , başında büyüksüz bırakmasın.
<
İKİNCİ ÖNEMLİ NOT :Bu arada çoktandır yokluğumdan sitem etmeyin diye açık ettim kendimi. Hadi hadi kıymetinizi anlayın.
<
Düğünden sonra yakışıklı kocam "sen çok yoruldun önce yiğenlerini görelim sonra da şöylede bi Ege'de turlayalım "demez mi? İşte yoğunluğun en güzel günleriydi onlar Bodrumun beyaz büyüsü ,Çeşme ve Alaçatı'nın saçlarımı uçuşturan rüzgarının sesi.
Keşke hiç bitmeseydi ama bilirsiniz sizde tilki ile kürkçü dükkanı muhabbetini.Dönüp dolaştık bizde döndük en sonunda.
Tatil büyülüydü çok ve de çoooooooooook güzeldi ama eve dönmenin en güzel yanı da hiç işin yokken bilgisayarına kavuşmak ve...
EVDEKİ HUZUR İŞTE MUTLULUK BUDUR idi.
Görüşmek üzere en kısa sürede (Aman aman ben yinede her bi şeye rağmen İnşallah diyeyim. )
Unutmadan hepimize hayırlı Ramazanlar diliyorum. Evinizden bereket yüzünüzden gülücükler eksik olmasın emi.
ÖNEMLİ NOT: Başlığım ne anlama geliyor demi şimdi . Bir adı da Leyla olan ben kısaca açıklayayım efendim unutmuşum da. Blogcuma uğrayınca önceliknen balıklarımı besledim ondan yani. Yaaaa
İKİNCİ ÖNEMLİ NOT :Bu arada çoktandır yokluğumdan sitem etmeyin diye açık ettim kendimi. Hadi hadi kıymetinizi anlayın.