13 Temmuz 2009 Pazartesi

ÖNCE BALIKLARIMI BESLEDİM


Bu yıl çok yorucu oldu benim için .Dört yıldır emek verdiğim öğrencilerimin lisede son ve hayatlarında belki de en zor seneleriydi. Üniversiteye hazırlandık beraberce.Yorulduk, ne sağımıza ne solumuza (ne de blogumuza) bakabildik malesef.

Öyle böyle değil çok ihmal etmişim ben blogumu. Baksanıza taaaaaaaaaaaaaa Kurban Bayramında kalmışım. Şurda ramazana ne kaldı ki... dedim de aklıma bu cümleden hareketle annemin öğretmenliğinin ilk yıllarında yaşadığı bir olay geldi, yazmadan geçemeyeceğim.

Adı lazım değil yurdumun güzel illerinden birinin köyüne sürmüşler bizimkileri. Yooo yanlış okumadınız gerçekten de sürülmüşler.Bir yandan babamın bir yandan da annamin babası yani benim paşa dedelerim çoooookk farklı görüşlere sahip partilerden torpil yaptırmaya kalkınca sevgili devlet büyüklerimiz canımcım annemle babamın gerçekten de çok mu çok torpilli olduklarını görüp sürmüşler onları.
Her neyse annecim , pantalonlu ilk kadın olarak gitmiş köye bana hep "sen bu şehrin asortikliğine bakma eğer o köyü görseydin şaşar kalırdın" der hep o yurdumun güpgüzel şehri için. Aydınlanmak amacıyla çıra yakarlarmış evlerinde . Uzatmayayım korkmuş annem yanlız kalmaktan babam maaş, evrak için ilçeye inermiş köyden atla, araba yolu bile yokmuş. (Canım babacım her sene ramazan fitrelerini cukka eden köyün imamıyla epey mücadele ederek yol yaptırtmış sonra köye fitrelerele) Anneme yarenlik etsin diye teyzasinin kızı gelmiş memleketten (Emine teyzem en acı kaybımız Allah gani gani rahmet eyleye). Meraklıydı rahmetli. Köyün altını üstüne getirmiş her bi şeyden haberdar bizimki. Bir gün dere kenarında çocuğunu öldüresiye döven bir kadınla karşılaşmış "neden dövüyorsun bu kadar, öldüreceksin masumu" diyince kadını cevabı tamda benim blog akıbetine yakışır olmuş

"Ben bu geberesiceyi Kurbanda yıkadıydım, gitmişte dereye girmiş, şurda Ramazana ne kaldıydı !!!!!"

İşte cancazlarım benimde durumun budur, az kalsın ramazan bayramını da ediyordum.Ama bu ayrılış inanın kötü olmadı 25 kişilik sosyal sınıfımın 21'i üniversiteye yerleşti.Hatta sıkı durun bu öğrencilerimden biri sosyal alanında il birincisi ve Türkiye 67.'si oldu.

Üniversite faslı için yoğundum öncelikle,sonra yaz başında yakışıklı paşamın sünnet düğününü yaptık. Operasyonu sömestirde halletmiştik ama düğünü okul sonuna bıraktık.Bu sırada kardeşimin eşi erken doğum yapınca herşey karıştı anacığım yardım edemedi gurbette tek başına üstesinden geldim tüm ayrıntıların . Allah kimseyi sahipsiz , başında büyüksüz bırakmasın.

<
Düğünden sonra yakışıklı kocam "sen çok yoruldun önce yiğenlerini görelim sonra da şöylede bi Ege'de turlayalım "demez mi? İşte yoğunluğun en güzel günleriydi onlar Bodrumun beyaz büyüsü ,Çeşme ve Alaçatı'nın saçlarımı uçuşturan rüzgarının sesi.



Keşke hiç bitmeseydi ama bilirsiniz sizde tilki ile kürkçü dükkanı muhabbetini.Dönüp dolaştık bizde döndük en sonunda.


Tatil büyülüydü çok ve de çoooooooooook güzeldi ama eve dönmenin en güzel yanı da hiç işin yokken bilgisayarına kavuşmak ve...
EVDEKİ HUZUR İŞTE MUTLULUK BUDUR idi.

Görüşmek üzere en kısa sürede (Aman aman ben yinede her bi şeye rağmen İnşallah diyeyim. )

Unutmadan hepimize hayırlı Ramazanlar diliyorum. Evinizden bereket yüzünüzden gülücükler eksik olmasın emi.

ÖNEMLİ NOT: Başlığım ne anlama geliyor demi şimdi . Bir adı da Leyla olan ben kısaca açıklayayım efendim unutmuşum da. Blogcuma uğrayınca önceliknen balıklarımı besledim ondan yani. Yaaaa

İKİNCİ ÖNEMLİ NOT :Bu arada çoktandır yokluğumdan sitem etmeyin diye açık ettim kendimi. Hadi hadi kıymetinizi anlayın.

7 Aralık 2008 Pazar

MUTLU BAYRAMLAR


EN GÜZEL EN MUTLU BAYRAM GÜNLERİ SİZİN,BİZİM, HEPİMİZİN OLSUN.

21 Kasım 2008 Cuma

NERELERDEYİM BEN

Canlarım ciğerlerim,okul projesi kapsamında 14 kasım ila18 kasım arasında İspanya'ya gittim.Malum projeler meşakatli. Gidiş öncesi hazırlık çalışmaları ,yolculuk, İspanya macerası ve dönüş sorası değerlendirme çalışmaları derken koptum ben.


Sizden birazcık daha müsade istiyorum, en kısa zamanda meşhur İspanya maceralarımla bu sinemada oliciiiimmmm efendim.Beni izlemeye devam edin.





Biraz merak için bir İspanya hatırası (Madrid'in uçaktan görünüşü)


İşte size aslı değil ama sureti meşhur İspanyol boğası (eller bana ve ekip arkadaşlarıma aittir. Bilin bakalım benim ellerim hangisi?)

29 Ekim 2008 Çarşamba

CUMHURİYETİ SİZ KURDUNUZ ONU YÜKSELTECEĞİZ VE YAŞATACAĞIZ



Ey bizlere bu günü kazandıran şehitler,
Ey hürriyet yolunda can veren Koçyiğitler.
Ey kahraman Atatürk sizlere minnettarız
Rahat rahat uyuyun nöbette bizler varız.



Oğlumun mantar panosundan çaldım bu Türkiye haritasını. Geçen sene öğrencilerimiz bayram panosu için hazırlamışlardı.Bizim ki de geldiğinde görmüş ve hemen el koymuştu.O gün bu gündür hiç çıkarmadı panosundan.Yakışıklım her bayram çekmecesinde özenle sakladığı bayrağımızı çıkarır "hadi biran önce asalım" der.O küçücük bedenine rağmen kocaman kalbiyle hiç usanmadan dinler beni, defalarca anlatırır kurtuluş savaşını.Kıymetini bilir cumhuriyetin, o kocaman bedenlerine rağmen ,küçücük kalperi ve beyinleriyle bu güne dek cumhuriyetin anlamını anlayamamış amca ve teyzelerine inat.
Oğlumla gurur duyuyorum Allah onu ve bütün cumhuriyet çocuklarını kem gözlerden ve karanlıklardan korusun.
Türk milleti en büyük bayramın kutlu olsun.

NOT:Yakışıklı böcüğümün en kısa sürede tören yürüyüşü bu sinemada efendim.

21 Ekim 2008 Salı

GİDİŞ O GİDİŞ-III (BURSALI MISIN KADİFELİ GELİN ÇAYDAN MI GEÇTİN?)

Evet gelelim gidiş o gidişin Bursa faslına.Efendim nihayet memleketime teşrif buyurdum.Canım Aleyin Deleyon babacım ve süslü (duymasın çok kızar) annecim ile böcek kardeşime kavuştum.Kavuştum derken bizi aldı bir nişan teleşı Rahmetlik canımın içi Emine Teyzoşumun büyük kızı manita yapmış da, istemişler bilem bi fasıl, nişan için beni beklemişler.Hadi napicizzzz.Alişveriş. Eeee ailenin bohça uzmanı da geldiğine göre bohça mohça.Çeyizler ütü mütü.Derken nişan günü çattı mı?
Süslen püslen veeee o telaşeyi de bitirdik çok şükür.Ama bu daha nişan.Peki düğün ne zaman? Yaz dönüşü Kastamonu'da (Gidiş o Gidişin 5. faslında efendim)
Nişanımız çok özel ve güzeldi.Bizimkiler İnegöl'de yaşadıkları için orada yaptık.Hemide en bilindik mekanda Sedef Pastanesi.Bilen bilir, çocukluğumun dondurma adresidir.İnegöl'e gittin mi,önce Enver Amca'da köfteni yiyeceksin ardından Sedef'te dondurmanı.Şiddetle tavsiye ediyorum.

İşte bizim çifte kumrular Çok yakışmışlar di mi?
Allah bir ömür mutlu etsin İnşallah.

NOT:Farkettiniz mi bilmem kızımız pek bi güzeldir.Zati bizim ailenin genlerinde var güzellik.Hepsi bana çekti bu kızların.Naparsın (Kih kih kih....)

2 Ekim 2008 Perşembe

DOSTLAR BİZİ HATIRLASIN

DOSTLAR BENİ HATIRLASIN

Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın

Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han konan göçer
Ay dolanır yıllar geçer
Dostlar beni hatırlasın

Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın

Ne gelsemdi ne giderdim
Günden güne arttı derdim
Garip kalır yerim yurdum
Dostlar beni hatırlasın

Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş kim gülecek
Murat yalan ölüm gerçek
Dostlar beni hatırlasın

Gün ikindi akşam olur
Gör i başa neler gelir
Veysel gider adı kalır
Dostlar beni hatırlasın

HATIRLAYAN VE HATIRLANAN TÜM DOSTLARINIZLA ÇOK MUTLU BAYRAMLAR TEMENNİ EDİYORUM.DİLERİM HEPİMİZ AŞIK VEYSEL KADAR HOŞGÖRÜLÜ,SABIRLI,İNSAN SEVGİSİYLE DOLU OLABİLELİM.OLABİLELİM Kİ YILLAR SONRA DEĞİL DOSTLAR, ONU HATIRLADIKLARI GİBİ HERKES HATIRLAYABİLSİN BİZİ.

Anadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyünde, yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar.

Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. Erken yatıp yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanılacaktır.

Adam üzerini değiştirir, yatağına yönelir. Evin penceresinden; karanlık bahçeye vuran ışıkta ağaçların arasında bir gölge belirir. Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. Kadının sevgilisi bahçededir. . . Tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir.

Kadın kocasının uyumasından emin olunca, sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer … Ve pencereden aşağıya atlar. Başka bir adam için, kadın kocasını terk eder. Koşarlar iki sevgili….. kaçıyorlar. Tarlaları , ovaları aşarlar…..

Anadolu’da bir köy nasıl koşmasınlar ki. Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır. Namus belası, Töre cinayetleri, yoksulluk, cefa, korku. Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler. Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar.

Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki : ‘Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor’ çıkartıp bakar ki….. ayakkabısının içinde bir tomar para!!!!! Kocası her şeyin farkında. Biliyor ki gidecek, ‘Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti’

YABAN ELDE MUHTAÇ OLMASIN DİYE ! ! !

O Yoksul köylü; bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koydu.

O güzel insanı, O onurlu davranışı sergileyen, O terk edilen adamı

HEPİNİZ TANIYORSUNUZ …..




Çünkü O; Bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi

Uzun ince bir yoldaydı ve gidiyordu gündüz gece …

Şimdi sorarım size;

Bu memlekete töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddet mi yakışır yoksa,

Aşık Veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa, OKUYAMASA bile …….

KİTAP GİBİ HAYAT YAŞAYAN ADAMLAR MI YAKIŞIR?

(Sunay AKIN'dan Aşık Veysel'in hayatına dair küçük bir kesit....)

12 Eylül 2008 Cuma

GİDİŞ O GİDİŞ-II (FİDAYDA DA ANKARALIM FİDAYDA)

Efendim biraz ara verdikten sonra serimize devam edelim di mi?
Nerde kalmıştık? Tamam hatırladım.Evet seminerimizi bitirdik ve Erzurun'dan Ankara'ya geldik.Erzurum'a gitmeden Gül Ablaya dönüşte sendeyiz diye söz vemiştik.Gül Abla ve eşi Eser Abi eşimin arkadaşları, ama yok böyle arkadaşlık. Yıllardır ne bir kopma ne de bir kırgınlık,gıpta ile her bi seferinde izlerim dostluklarını.
Gül Ablam hamarat bir hatun olmalarından dolayı bir içli köfte partisi verdi ki görülmeye değerdi ama keşkem olsaydınız da tatsaydınız.Anlatılamaz patlayana kadar yenir bir ziyafetti.Buyrun belgelerle sabittir efendim.



HOŞ BİR ANI:Yeni Eğitim öğretim yılımıza başladık ya, benim Avrupa fatihi öğrencilerimle şu İtalya seyahatimizi yad ettik.Tekrar o mütiş geziyi hayırlayınca İtalya maceralarımızdan biri geldi aklıma.

Şimdi biz kafilecek Venedik şehrinde gezerkene, benim güzel kızlarım kendilerini Bartın sokaklarında kimin hissederek muhabbet ediyorlar.Ama nasıl? Bartın şivesiylen.Efendim diyalog aynen şöyle:

Esra : Gız çabık yürüyon deyom size bak gızcak şimdik hoca.
Dilek: Geliyom be ne polemik yaradıyon?
Esra : Sen zor gelirsin biraz,İtalyan uşaklarını gördün ya bakıyon aval aval.
Dilek: Ne içün böyle söylüyosuy bunlardan Bartın'da da var.
Hoca : Allah tepenizden baksın emi kibar konuşun kör olmayasıcalar.
Esra : Ne kibarı hocam ya bunlar nerden çakcak ki?
Hoca : Şimdi çıkarsa bi Türk görürsünüz gününüzü.
Esra : Gız Dilek çabık olsayıza daha çanta bakvercez.
Dilek: Geliyom geliyom ne bağırıveriyosuy.
VEEEEEEEEEEEEEEEEEE
Yoldan Geçen Biri: Ay siz Türk müsünüz????!!!!!!!!


Santa Lucia De Piave şehrinde Belediye Binasını gezerken benim tatlı uşaklarım