29 Ekim 2008 Çarşamba

CUMHURİYETİ SİZ KURDUNUZ ONU YÜKSELTECEĞİZ VE YAŞATACAĞIZ



Ey bizlere bu günü kazandıran şehitler,
Ey hürriyet yolunda can veren Koçyiğitler.
Ey kahraman Atatürk sizlere minnettarız
Rahat rahat uyuyun nöbette bizler varız.



Oğlumun mantar panosundan çaldım bu Türkiye haritasını. Geçen sene öğrencilerimiz bayram panosu için hazırlamışlardı.Bizim ki de geldiğinde görmüş ve hemen el koymuştu.O gün bu gündür hiç çıkarmadı panosundan.Yakışıklım her bayram çekmecesinde özenle sakladığı bayrağımızı çıkarır "hadi biran önce asalım" der.O küçücük bedenine rağmen kocaman kalbiyle hiç usanmadan dinler beni, defalarca anlatırır kurtuluş savaşını.Kıymetini bilir cumhuriyetin, o kocaman bedenlerine rağmen ,küçücük kalperi ve beyinleriyle bu güne dek cumhuriyetin anlamını anlayamamış amca ve teyzelerine inat.
Oğlumla gurur duyuyorum Allah onu ve bütün cumhuriyet çocuklarını kem gözlerden ve karanlıklardan korusun.
Türk milleti en büyük bayramın kutlu olsun.

NOT:Yakışıklı böcüğümün en kısa sürede tören yürüyüşü bu sinemada efendim.

21 Ekim 2008 Salı

GİDİŞ O GİDİŞ-III (BURSALI MISIN KADİFELİ GELİN ÇAYDAN MI GEÇTİN?)

Evet gelelim gidiş o gidişin Bursa faslına.Efendim nihayet memleketime teşrif buyurdum.Canım Aleyin Deleyon babacım ve süslü (duymasın çok kızar) annecim ile böcek kardeşime kavuştum.Kavuştum derken bizi aldı bir nişan teleşı Rahmetlik canımın içi Emine Teyzoşumun büyük kızı manita yapmış da, istemişler bilem bi fasıl, nişan için beni beklemişler.Hadi napicizzzz.Alişveriş. Eeee ailenin bohça uzmanı da geldiğine göre bohça mohça.Çeyizler ütü mütü.Derken nişan günü çattı mı?
Süslen püslen veeee o telaşeyi de bitirdik çok şükür.Ama bu daha nişan.Peki düğün ne zaman? Yaz dönüşü Kastamonu'da (Gidiş o Gidişin 5. faslında efendim)
Nişanımız çok özel ve güzeldi.Bizimkiler İnegöl'de yaşadıkları için orada yaptık.Hemide en bilindik mekanda Sedef Pastanesi.Bilen bilir, çocukluğumun dondurma adresidir.İnegöl'e gittin mi,önce Enver Amca'da köfteni yiyeceksin ardından Sedef'te dondurmanı.Şiddetle tavsiye ediyorum.

İşte bizim çifte kumrular Çok yakışmışlar di mi?
Allah bir ömür mutlu etsin İnşallah.

NOT:Farkettiniz mi bilmem kızımız pek bi güzeldir.Zati bizim ailenin genlerinde var güzellik.Hepsi bana çekti bu kızların.Naparsın (Kih kih kih....)

2 Ekim 2008 Perşembe

DOSTLAR BİZİ HATIRLASIN

DOSTLAR BENİ HATIRLASIN

Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın

Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han konan göçer
Ay dolanır yıllar geçer
Dostlar beni hatırlasın

Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın

Ne gelsemdi ne giderdim
Günden güne arttı derdim
Garip kalır yerim yurdum
Dostlar beni hatırlasın

Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş kim gülecek
Murat yalan ölüm gerçek
Dostlar beni hatırlasın

Gün ikindi akşam olur
Gör i başa neler gelir
Veysel gider adı kalır
Dostlar beni hatırlasın

HATIRLAYAN VE HATIRLANAN TÜM DOSTLARINIZLA ÇOK MUTLU BAYRAMLAR TEMENNİ EDİYORUM.DİLERİM HEPİMİZ AŞIK VEYSEL KADAR HOŞGÖRÜLÜ,SABIRLI,İNSAN SEVGİSİYLE DOLU OLABİLELİM.OLABİLELİM Kİ YILLAR SONRA DEĞİL DOSTLAR, ONU HATIRLADIKLARI GİBİ HERKES HATIRLAYABİLSİN BİZİ.

Anadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyünde, yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar.

Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. Erken yatıp yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanılacaktır.

Adam üzerini değiştirir, yatağına yönelir. Evin penceresinden; karanlık bahçeye vuran ışıkta ağaçların arasında bir gölge belirir. Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. Kadının sevgilisi bahçededir. . . Tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir.

Kadın kocasının uyumasından emin olunca, sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer … Ve pencereden aşağıya atlar. Başka bir adam için, kadın kocasını terk eder. Koşarlar iki sevgili….. kaçıyorlar. Tarlaları , ovaları aşarlar…..

Anadolu’da bir köy nasıl koşmasınlar ki. Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır. Namus belası, Töre cinayetleri, yoksulluk, cefa, korku. Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler. Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar.

Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki : ‘Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor’ çıkartıp bakar ki….. ayakkabısının içinde bir tomar para!!!!! Kocası her şeyin farkında. Biliyor ki gidecek, ‘Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti’

YABAN ELDE MUHTAÇ OLMASIN DİYE ! ! !

O Yoksul köylü; bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koydu.

O güzel insanı, O onurlu davranışı sergileyen, O terk edilen adamı

HEPİNİZ TANIYORSUNUZ …..




Çünkü O; Bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi

Uzun ince bir yoldaydı ve gidiyordu gündüz gece …

Şimdi sorarım size;

Bu memlekete töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddet mi yakışır yoksa,

Aşık Veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa, OKUYAMASA bile …….

KİTAP GİBİ HAYAT YAŞAYAN ADAMLAR MI YAKIŞIR?

(Sunay AKIN'dan Aşık Veysel'in hayatına dair küçük bir kesit....)